Üniversiteler ile sanayicileri buluşturmak için kurulan teknokentler, bilim ve üretimi bir araya getirirken yeni ürün geliştirme konusunda da lokomotif görevi üstleniyor.
Ankara Üniversitesi Teknokent de bunlardan biri. Teknokentte, son dönemde özellikle sağlık alanında yurt dışına bağımlılığı azaltacak 3 önemli gelişme yaşandı. Bu gelişmeler, hem tedarik sürelerini kısaltacak hem de tedavi süreçlerini hızlandıracak.
İnsan bedeninde doğal olarak bulunan, kemik, kıkırdak, lif ve eklemleri oluşturan bir protein olan kolajen, hem yanık ve yaraların iyileştirilmesi hem de kozmetik olarak gençleşme amacıyla kullanılıyor.
Kolajen, son yıllarda giderek artan ilgi nedeniyle çoğunlukla yurt dışından ithal ediliyordu. Şimdiyse Ankara Üniversitesi Teknokent bünyesinde sığır tendonundan kolajen üretilmeye başlandı.
Medbiotech ARGE Yöneticisi, Biyolog Zeynep Yurtkuran Çeterez, cilt ve bağ doku yenilenmesi için kolajenin gerekli olduğunu söyleyerek, yapılan üretimi anlattı.
“Kolajen daha çok gıda takviyesi olarak biliniyordu. Biz bunun deri üzerinden emilen bir formunu üretmeyi başardık. Gıda olarak üretilenlere hidrolize kolojen deniliyor. Biz biyoaktif kolojen dediğimiz, doğal formunda hücre iskeleti formunu koruyabilen bir yapıda üretiyoruz. Böylece açık yaraların iyileşmesini çok hızlı bir şekilde, dokusal yapı görevi görüp hızlı iyileşmeyi sağlıyor. Kronik yaralar nedeniyle yatan hastalar, yılın üçte birini hastanede geçirmek zorunda kalıyor. Kolajenle yara kapanma süreleri azaldığı için ikincil yaraların açılması önlenmiş oluyor. Hammaddeyi kendimiz üretiyor, bundan da yara örtüsü üretiyoruz. Hem kuru dediğimiz toz ve örtü formunda hem de sıvı dediğimiz jel ve sprey formunda üretmeyi başardık. Toz ve örtü ürünlerimiz cerrahi operasyonlarda kullanılıyor. Örneğin; büyük yaraların kapatılmasında, yanıklarda vücudun başka bölümlerinden deri alınarak nakledilmeye çalışılır. Biyoaktif kolajen doğrudan örtü görevi gördüğü için kan akışının gerçekleşip yaranın kapanmasını sağlıyor.”
Kolajen, hayvanlardan elde edildiği için yurt dışından gelen ürünlerde ‘helal’ ürün endişesi yaşayanlar oluyordu.
Çeterez, “Aslında çok farklı kaynaklardan elde edilebiliyor. Domuz, tavuk, balık. Biz burada sadece sığır tendonundan elde ediyoruz. Deriyi de kullanmıyoruz. Tip 1-3 kolojeni kullanıyoruz. Sığır tendonunu seçme sebebimiz; bir helal olması, iki hastalık riskinin en düşük olması” diyor.
Ağırlıklı olarak yurt dışından alınan bir başka ürün de içinde hücre çoğaltımı yapılan “besiyer” idi. Bu kit, insandan veya başka bir canlıdan alınan hücrelerin üretilmesi ve çoğaltılması için kullanılıyor. Özellikle COVID-19 pandemisi döneminde, aşı geliştirme çalışmalarında önemi daha çok anlaşıldı.
Bir başka önemli nokta da kök hücre tedavileri… Kök hücre tedavisi gereken durumlarda, bireyden alınan az sayıdaki hücrenin çoğaltılarak yeniden verilmesi gerekiyor. Bunun için gerekli besiyer, yurt dışından getiriliyor ve 6-8 haftalık bir beklemesi süresi lazımdı. Teknokentte bulunan Bioen firması, yerli besiyer üretimini başardı.
Kiti geliştiren Bioen Mühendislik Üretim Sorumlusu Muhammed Sifatullah, şu bilgileri verdi:
“COVID’den sonra dışa bağımlılığı azaltmak için hücre kültür besiyerleri üretmeye başladı. 12 çeşit ürün geliştirmeyi başardık. Besiyerler, kök hücre, kanser gibi tedavilerde kullanılıyor. Bunların temin süresi, şanslıysanız 6 haftaydı ve yurt dışından geliyordu. Artık maliyeti yarı yarıya düşürüldü ve hızlı bir şekilde ulaşılabilecek. Bu kitler içine bin tane hücre alıp koysak, 3 gün içinde 1-2 milyon hücre elde edebiliriz.”
Spinal Müsküler Atrofi (SMA) son yıllarda özellikle sosyal medya ile çok duyulmaya başlanan bir hastalık oldu. Teknokentte, bu hastalıkla ilgili de bir gelişme sağlandı.
REFGEN Arge Planlama ve Üretim Yöneticisi Alparslan Koçubez, moleküler diagnostik alanında daha önce çok fazla ithalat yapıldığını ancak yerli ve milli üretimi artırmak için yola çıktıklarını söyledi.
SMA, COVID, solunum yolları patojenleri ve genetik kaynaklı nadir hastalıkların tanısına yönelik çözümler geliştirmek için yaptıkları çalışmalar sonunda önemli bir gelişme sağlandığını belirten Koçubez, şunları anlattı:
“TÜBİTAK destekli bir projeyle ilk defa 2+0 dediğimiz gizli taşıyıcının tespitine yönelik bir dizileme kiti geliştirdik. Geçen ay başarıyla tamamladık. Daha önce SMA ile alakalı NGS dediğimiz yeni nesil dizileme kiti yoktu. Dünyada ilk biz yaptık diyebiliriz. Ama PCR temelli, polimer zincir temelli tanı kitleri uluslararası üreticileri dünyada vardı. Biz katma değer yarattığımızı düşünüyoruz.”
Kaynak : TRT
GÜNDEM
23 Aralık 2024SPOR
23 Aralık 2024GÜNDEM
23 Aralık 2024SPOR
23 Aralık 2024SPOR
23 Aralık 2024GÜNDEM
23 Aralık 2024GÜNDEM
23 Aralık 2024